En çok ziyaret edilen Yunan adası MYKONOS
85 kilometrekarelik, küçük sayılabilecek bir Ege Adası olan Mykonos, Kykland Adaları grubuna bağlı boz bir ada. Uluslararası jet sosyetenin gözde tatil yerlerinden biri olan Mykonos sokaklarında ünlü bir simayı pervasızca yürürken görebilirsiniz. Güzelliğinin yanında sosyetik olmasının da etkisiyle en pahalı Yunan Adası da Mykonos’tur. Ancak pahalılığına rağmen, yaz aylarında Mykonos’ta kalacak yer bulabilmek için çok önceden rezervasyonunuzu yaptırmanız gerekir. Temmuz ve Ağustos’ta Ada tıklım tıklımdır, dar sokaklarında kalabalıktan kolaylıkla yürüyemezsiniz.
Mykonos, özgürlükler adası olarak bilinir. Bunun aynı zamanda eşcinsellerin ziyaretçi profilinin kayda değer bir kısmını teşkil etmesindeki en önemli faktör olduğu da aşikar. Mykonos sokaklarında el ele, sarmaş dolaş gayleri ve lezbiyenleri görmek bir süre sonra gözünüzün alıştığı, normal bir duruma dönüşse de ilk başta garipseyebilirsiniz. Ada halkı herkese aynı şekilde yaklaşır, misafirlerini ağırlamada bir farklılık gözetmezler. Zaman zaman sıradan insanlar gibi muamele görmek, özgür ve rahat olabilmek isteyen jet sosyete mensupları için bu, Mykonos’u cazip kılar.
Mykonos’ta yaşam geç başlayıp geç biter. Sabaha kadar süren partiler nedeniyle sabahlar uyku da geçirilir. Öğle saatlerinde uyanılır ve geç kahvaltının ardından bir plaja gidilip şezlonga kurularak güneşlenilir ve yüzülür. Akşam üstü plajlarda ”beach party”ler başlar ve gece eğlencesi öncesi ısınma sağlanır. Akşam yemeği gece 22:00 gibi yenilir ve barlarda eğlence gece yarısından itibaren başlar. Çoğuna kulağımızın aşina olduğu Yunan şarkılarının yüksek volümle çalındığı barlarda eğlencede sınır yok, emin olabilirsiniz. Çılgın eğlence anlayışının hakim olduğu uçuk kaçık şovların yapıldığı Mykonos’ta, plajlardaki gece partilerine de özellikle gençler rağbet gösteriyor.
Mykonos’ta gezip görülmesi gereken yerleri sıraladığımızda ilk başta Little Venice’i (Küçük Venedik) söylememiz gerekir. Şehir merkezinde, deniz kıyısında açıkhava cafe ve restoranlarının sıralandığı bir kıyı olan bölge, Venedik’i andıran görünümüyle bu isimle anılıyor. Gerçekten de Venedik kadar güzel sayılabilecek Little Venice’de oturup eşsiz manzarasında bir şeyler yeyip içmek çok keyifli. Tabii fiyatların pahalı olduğunu sanırım söylememe gerek yok. Mykonos’ta ayrıca Kale Tepesini ve Vanis Değirmeni de görmeden dönmemek gerekir. Mykonos fotoğraflarında sıklıkla görülen Panapia Kilisesi de görülmesi gereken yerlerden. Ada merkezindeki kalabalıklardan uzaklaşmak, daha sakin bir ortam da bulunmak isterseniz de adanın doğusundaki Aro Mera Köyü sizin için cazip olabilir. Bir de Mykonos’a gidince görmeniz gereken bir diğer şey olan adanın maskotu Petros’tan bahsetmemiz gerek. Mykonos sokaklarında dolaşırken turistlerin fotoğraf çektirmek için yarıştıkları uzun gagalı, pek havalı bir şey görürseniz işte o Pelikan Petros’tur. Gerçi asıl Petros çoktan ölmüştür. 1950’lerde gelen ilk Petros 1986 yılında ölmüş ve Hamburg Hayvanat Bahçesinden gönderilen yeni bir pelikana Petros ismi konulmuştur. Şu an adada Petros, Ireni ve Nikolas olmak üzere üç pelikan sokaklarda arz-ı endam etseler de turistlerce hepsi Petros sanılır.
Mykonos’ta plajlar daha çok adanın güneyinde yoğunlaşmıştır. Adanın dünyaca meşhur olan plajı Super Paradise(Cennet) Plajıdır. Çıplaklar plajı olarak bilinse de Mykonos’ta sadece çıplaklara mahsus bir plaj yoktur. Güneydeki plajların çoğu nüdisttir. Plajların bir tarafı çıplaklara, bir tarafı da çıplak olmayanlara ayrılmıştır. Bu tamamen Özgürlük Adasında özgürce davranabileceğiniz bir durumdur. Super Paradise küçük bir kıyıda saklı, güzel bir kumsal. Özel aracınız varsa son birkaç kilometresi toprak yol olmak üzere karadan gibi ada merkezinden kalkan teknelerle de plaja ulaşabilirsiniz. Çılgın partilerin mekanı olarak nam salmış Super Paradise’ta denizin, güneşin olduğu kadar eğlencenin de tadını çıkartabilirsiniz. Meşhur Cavo Paradiso Bar da bu plajda. Mykonos’taki diğer plaj alternatiflerinden biri olan Ornos Plajı daha çok sitelerin ve plaj otellerinin yoğunlaştığı bir yer. Kalabalıklardan hoşlanmayan, daha sakin bir plaj arayanlar için önerim şehir merkezi ile yeni liman arasındaki Agios Stefanos Plajı. Paradise Beach kadar olmasa da adanın ünlü plajlarından biri olan Platys Gialos, uzun kumsalı ve su sporları alternatifleriyle öne çıkıyor. Son olarak ta Psarou Beach’ten bahsedelim. Psarou da adanın güzel koylarından biri. Mykonos’a giderseniz Psarou’yu da programınıza dahil etmenizi, harika bir koyda masmavi sularda denizin keyfini çıkarmanızı öneririm.
Mykonos Nisan ayından Ekim ayı sonuna kadar ziyaret edilen ancak temmuz ve ağustos aylarında çok yoğun talep alan bir tatil destinasyonu. Temmuz ve Ağustos’ta adada konaklayacak yer bulmak için çok önceden rezervasyon yaptırmanız gerekir. Ada bu zamanlarda tıklım tıklım oluyor, plajlarda ve sokaklardaki kalabalıkları göze almalısınız. Buna bağlı olarak taksi kuyrukları, restoranlarda masa boşalmasını beklemek te bu aylarda olağan durumlar. Ama canlılık ve hareket açısından bakıldığında da temmuz ve ağustostaki canlılık diğer dönemlerde yok. Eğer tercihiniz kalabalıklardan uzak, sakin bir tatilse, mayıs ve ekim aylarını tercih edin.
Mykonos’a İstanbul’dan Temmuz ve Ağustos aylarında Atlasjet’in perşembe ve pazar günleri tarifeli direkt seferleri var. 55 dk. gibi kısa bir uçuşla İstanbul’dan Mykonos’a ulaşabilirsiniz. Ayrıca Atina aktarmalı olarak gene uçakla gidebileceğiniz gibi bahar ve yaz aylarında Kuşadası-Samos-Mykonos rotasını takip ederek feribotla da adaya ulaşabilirsiniz.